Kadı Şureyh ve Zırh Davası

Kadı Şureyh ve Zırh Davası

Hz. Ali (R.A.) bir gün çarşıda, gayri müslim bir vatandaşın elinde satılık bir zıh gördü. Bakınca, daha önce kaybettiği kendi zırhı olduğunu anladı. Adama dedi:

– Bu benim zırhımdır.

Adam karşılık verdi:

– Benim elimde olduğuna göre, bu benim zırhımdır.

Bunun üzerine, mahkemeye gitmeye karar verdiler. Zamanın Kûfe kadısı meşhur Kadı Şureyh’in huzuruna çıktılar. Kadı Şureyh sordu:

– Ne istiyorsunuz ey müminlerin emiri?

– Şu adamın elindeki zırh benimdir. Ben onu ne sattım ne de hibe ettim. Onu kaybetmiştim, şimdi bu adamın elinde.

Kadı Şureyh gayri müslim vatandaşa sordu:

– Sen bu duruma ne diyorsun?

– Elimde olduğuna göre, bu benim zırhımdır!

Hakim soruyu Hz. Ali’ye yöneltti:

– Zırhın senin olduğuna iki şahidin var mı?

– Azatlı kölem ve oğlum Hasan buna şahittir.

– Olmaz öyle! Oğulun babasına şahitliği geçerli değildir.

Böylece dava gayri müslim adam lehine ve Hz. Ali’nin aleyhine sonuçlanmıştır. Hz. Ali bu durumu kabullenerek adama:

– Al zırhı götür, dedi.

Mahkemeden ve Hz. Ali’nin tavrından etkilenen adam, gerçeği şöyle dile getirdi:

– Müslümanların başkanı benimle mahkemeye geliyor. Hakim onun aleyhine karar veriyor, kendisi de bunu kabul ediyor. Vallahi o senin zırhındır. Devenin üzerinden düşmüştü, ben de onu almıştım. Şimdi, şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur ve Muhammed Allah’ın peygamberidir!

Hz. Ali (R.A.) da bu yeni müslümana hem o zırhı, hem de bir de at bağışladı.

 

 Ebu Nuaym, Hılyetü’l-Evliya; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummal.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir