Yağmur Duası
İstiklâl Savaşı’nın önde gelen komutanlarından Kâzım Karabekir Paşa anlatıyor:
14 Mayısta 1922’de Kağızman’dan otomobil ile yedi saatte Iğdır’a geldik. Iğdır büyük ve oldukça mamur bir kasabacık. Bağlık-bahçelik, büyük bir düzlük ortasında. Hayli zaman yağmur yağmadığından ekmek fiyatlanmış, halk ızdırap içindeydi. Bazıları yanıma geldiler:
– Paşa! Yağmursuzluktan kırılıyoruz. Seni çok işitiyoruz, dindarsın, iyisin, bize meded et, dediler.
– Düşüncelerinize teşekkür ederim. Fakat mededi Allah’tan istemeli. Ben sizin için dua ederim. Siz de kalplerinizi Allah’a bağlayın ve yalvarın. İnşaallah hayırlı bir yağmur gelir, dedim.
– Bugün de yağmur gelmezse mahvolduk, kıtlık muhakkaktır. Zaten fakir-fukara ekmeksiz kaldı, dediler.
Halk dağılmıyor, benim kendi huzurlarında dua etmemi rica ediyordu. Hayatımda müthiş tehlikelerden ve sıkıntılardan, samimiyeti ruhumla, mümkün olanı yaparak ve sonunda faniye değil, Beka’ya rapt-ı kalp ederek sıyrılmıştım. Iğdır halkını kurtaracak, elimde hiçbir vasıta yoktu. Onlar da benden dua istiyorlardı. Vaktiyle yağmur duasını öğrenmiştim. Ekseriye duadan sonra yağmur yağdığını işitirdim. Birkaç misalini de görmüştüm. Halkın samimi ısrarı üzerine de kalbimi tamamıyla Cenab-ı Allah’a bağladım ve yalvardım.
– Siz de bir kere ‘amin’ deyiniz ve gidiniz. Umarım ki Allah yardımcınız olacaktır, dedim.
Ve halkı selamlayarak ikametgâhıma çekildim, sonra halk da dağıldı. Biraz istirahatten sonra akşama doğru çarşıya yaya çıktım. Tam çarşı ortasına geldiğimiz zaman bir yağmur başladı. Her taraftan yayılan haykırmalar ve dualar, yağmur sesine latif bir nağme katıyordu.
Bu hadise bana Kars’ın zaptı anından daha fazla tesir yaptı. Kıtlıktan kurtulan halkın sevinci, Ermeni satırından kurtulanlarınkinden pek fazla oldu. Yağmur lazımı kadar yağdı. Halktan aldığım o dua, belki yedi ceddime kâfi gelecektir.
Kazım Karabekir, İstiklal Harbimiz