Sular ve Temizlik
Temizlik yönünden farklı hükümleri olduğu için, suların özelliklerine göre incelenmesi gerekir. Sular, öncelikle akarsular ve durgun sular olmak üzere iki ana bölüme ayrılır. Saman çöpünü taşıyacak kadar da olsa, bir akıntısı olan sulara “akarsu” denir.
Durgun sular ise, büyük havuz ve küçük havuz şeklinde iki kısımdır. Yüzeyi 25-30 metrekare olan ve avuçlandığı zaman dibi açılmayacak durumda bulunan en az 10-15 santim derinliğindeki durgun sulara “büyük havuz” denir. Ve bunun suyu “çok su” kabul edilir. Bu ölçüden küçük olan durgun sulara da “küçük havuz” denir. Bu sular da “az su” kabul edilir. Derinliğinin fazla olmasının havuz ölçüsü yönünden önemi yoktur, asıl olan yüzey ölçüsüdür. Havuz dört köşeli olunca, kenarları 5-6 metre ise, büyük havuz sayılır.
Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre, 220 litre kadar olan sular çok su, daha azı ise az su hükmündedir. (1)
Akarsuya veya büyük havuz hükmündeki çok sulara herhangi bir pislik karıştığı zaman, su içinde bunun rengi, tadı ve kokusundan bir eser görülmezse o su temiz sayılır.
Küçük havuz hükmünde olan durgun az bir suyun içine -mesela bir kazan suya- bir iki damla dahi olsa bir pislik düştüğü bilinse, su içinde onun eseri belli olmasa bile o su tamamen pislenmiş sayılır. Böyle bir suyla abdest ve temizlik caiz olmaz.
Az sulara ve kuyu içine, davar ve katır gübresi gibi “hafif” pisliklerden düşse, bunlar suyun renk ve koku gibi bir özelliğini bozacak kadar değilse, zarar etmez. Fakat sığır sidiği gibi, akıcı-hafif necaset de bu suları pisler.
Sinek, böcek, solucan ve balık gibi, akıcı kanı olmayan yaratıkların sudaki ölüsüyle, o sular pislenmiş sayılmaz.
Temizlikte Su Çeşitleri
Saf sular temizlik bakımından beş kısma ayrılır:
1- Temiz ve temizleyici olan sular: Asıl özelliğini kaybetmemiş, henüz hiç kullanılmamış, herhangi bir şekilde pislenmemiş olan sulardır. Bu sular her ihtiyaç ve temizlikte kullanılabilir. Fakat zemzem suyunu, necaset ve tuvalet temizliğinde kullanmak mekruhtur.
2- Temiz ve temizleyici, fakat mekruh sular: Kedi, tavuk, karga, papağan, fare, yılan gibi salyası mekruh hayvanların içmiş olduğu, az su sayılan durgun sulardır. Zaruret olmadıkça bu su artıklarını abdest ve içmede kullanmak tenzihen mekruhtur.
3- Temiz fakat temizleyici olmayan sular: Abdest ve gusül için bedende kullanılıp akmış olan “müstamel” sulardır. Bu sular, bir daha abdest ve gusülde kullanılamaz. Ancak diğer temizliklerde kullanılabilir. Bu suları yeme-içmede kullanmak da mekruhtur.
Temiz ve durgun suya karışan böyle müstamel (kullanılmış) su, o suyun yarısı kadar oluyorsa, o da müstamel halini almış olur. Cünub haliyle ve temiz bedenle küçük havuz hükmündeki durgun suya dalıp yıkanan kimse, gusletmiş sayılır ve su da müstamel olur. (2)
4- Temiz olup olmaması şüpheli sular: Evcil eşek ve ondan doğan katırın içmesiyle, onların artığı haline gelen az ve durgun sulardır. Bu suların kendileri temiz ise de, abdest için kullanılıp kullanılamayacağı, yani temizleyici olması şüphelidir. Çünkü merkebin salyasında bu şüphe vardır. Bu sular çamaşır yıkamada kullanılabilir, fakat abdest ve gusülde kullanılmaz.
5- Temiz olmayan sular: İçine kan, sidik, insan ve tavuk pisliği, leş gibi bir necaset düştüğü bilinen veya köpek, domuz, çakal, maymun gibi salyası pis hayvanların yaladığı, az su hükmündeki durgun sular pislenmiş olur. Bu sularla abdest ve gusül geçerli olmaz, namaza engel pislik de temizlenmez.
(Şayet bir suyun bulaşıcı hastalık taşıdığı tesbit edilirse, her yönüyle berrak ve tertemiz de olsa onu kullanmak haram olur.)
Suyla Yıkayarak Temizleme
Temizlik çeşitli yollarla olabilir. Temizleme vasıtasının en başında ise su gelir. Yıkamada necasetin (pis şeylerin) temizlenmesi için, kullanılacak su da temiz ve temizleyici olmalıdır.
Görülür bir necasetle pislenmiş şeyler, belli sayıda yıkanma aranmaksızın pislik eseri yok oluncaya kadar yıkanarak temiz olur. Fakat böyle pislenmiş eşya leğen ve benzeri bir şey içinde yıkanıyorsa, yahut bunlar idrar ve şarap gibi kuruyunca renk vermeyen bir necasetle pislenmiş ise, en azından üç defa yıkamak gerekir.
Sıkılması mümkün olan elbiseler üç defa yıkanıp sıkılınca temizlenmiş olur. Üçüncüsünde suyun damlası kesilinceye kadar sıkılmalıdır. Bu durumda hâlâ necasetin rengi çıkmadığı takdirde, yıkama suyu berrak akıncaya kadar yıkanması yeterlidir. Yıkamada sıcak su ve temizlik maddesi iyidir ama şart değildir.
Şayet pis çamaşırlar bir kapta veya çamaşır makinasında yıkanıyorsa, her yıkayışta kabın suyunu döküp tazelemek ve bunu en az üç kez tekrarlamak gerekir. Otomatik çamaşır makinaları bu işlemi kendisi yapmaktadır. Köpeğin yaladığı veya içinde fare ölüsü görülen yahut herhangi bir şekilde pislenmiş bir kap da, üç- beş defa yıkanmakla temizlenmiş olur. Temizlik için “kırklama” ve kalaylama diye birşey gerekmez.
Şafiî mezhebinde, köpek veya domuzun yaladığı, ter ve diğer pisliklerin değdiği şeyler, birinde toprak katarak yedi kere yıkanmakla temizlenebilir. (3)
Sıkılması mümkün olmayan kalın şeyler kap içinde yıkanınca, üç defa yıkanır ve her yıkayışta damlalar kesilinceye kadar süzülürse temizlenmiş olur. Sıkılsın veya sıkılmasın, herhangi bir şey akarsuda yahut üzerine sular akıtılmak suretiyle yıkanırsa, pisliği tamamen gidince temiz olur. Ayrıca sıkılıp süzülmesine ihtiyaç kalmaz. Halı ve kilim gibi şeylerin belli bir yerine idrar ve şarap gibi bir pislik aksa, leğen gibi büyükçe bir kabın üstüne örtülerek, necasetin üzerine bol bol su dökülüp altına süzülünce temiz olur.
İstibra Meselesi
Erkekler küçük abdest bozduktan sonra, damlaların tamamiyle kesilmesini beklemeleri gerekir. Bu kesilme olmadan abdest alınamaz. Buna “istibra” (arıtma) denir. Bu da bir süre gezinme, hareketlerde bulunma, yeterince bekleme gibi çeşitli şekillerde olabilir. İdrardan sonra, alttan uca doğru defalarca sığanmak suretiyle istibra işi yapılır, idrar artığı iyice giderilmeye çalışılır. Sonra ayrıca yıkanır.
İstibrada bekleme süresi çeşitli durumlara göre -özellikle yaşa göre- değişir. Dikkatli olan herkes, az çok kendi halini bilir. Bunun için ortalama, beş-on dakika beklemeye ihtiyaç olur. Çömelerek abdest bozulursa -ki böyle yapılması gerekir- istibra daha iyi yapılır ve sızıntı daha kolay kesilir. Kadınların ise biraz beklemeleri kâfidir.
İstibra meselesine çok dikkat etmelidir. Nice kimseler bundan habersizdir. Gerekli istibra olmadan abdest almak caiz olmaz. Çünkü küçük abdest bozduktan biraz sonra bunun sızıntısı gelir ve beklemeden alınan abdesti bozar. Bununla beraber gereğini yaptıktan sonra vesvese ve kuruntuya kapılmamalıdır. (Bu arada, taharetten sonra tuvalet kağıdıyla kurulanmanın mekruh olmadığını da belirtelim.)
Üzerine idrar sıçratmaktan ve bulaştırmaktan sakınmalı, çoraplar, paçalar ve çamaşırlar titizlikle korunmalıdır. Bilinmeli ki, müslümanlar için kabir hesabı önce temizlikten, mahşer hesabı namazdan olacaktır. (4)
İdrar ve pis sıvıların bulaşığı, Hanefî mezhebine göre el ayasını kaplayacak kadar değilse namazı bozmaz. Fakat az da olsa mekruhtur, bulaşık ihtimali olan yerler uygun aralıklarla yıkanmalıdır. Şafiî mezhebinde ise, azıcık bir pislik de namazı bozar. İstibradan sonra da suyla yıkama veya taşla üç kez kurulama gerekir.
(1) Kitabü’l-Fıkh ale’l-Mezahibi’l-Erbaa, 1/35-37
(2) Reddü’l-Muhtar, 1/354-55
(3) Muğni’l-Muhtac, 1/136-37
(4) El-Münzirî: Et-Tergîb ve’t-Terhîb, 1/198, 320; Hd. 268, 540