Cemaatle İlgili Bazı Hususlar

Cemaatle İlgili Bazı Hususlar

Haramlardan sakınmayan “fâsık” kimsenin ve iman dairesinden çıkmamış, fakat Ehl-i Sünnet itikadına uymayan sapık görüşlü “bid’atçı”nın imamlığı mekruhtur. Fakat imamlığı mekruh kimseyle kılınan namazda dahi cemaat sevabı kazanılır.

 

İmamın abdestinin ve namazının bozukluğundan haberi olmayan cemaatin namazı tamamdır. Bundan kesin haberdar olunursa, namaz yeniden kılınır. Namazı abdestsiz kıldırdığını sonradan farkeden imamın, cemaati belirli kişilerse durumu onlara haber vermesi uygun olur. Fakat şahısları belirsiz, kalabalık bir cemaate bunu haber vermek gerekmez. (1)

 

Bir kimsenin, gerekli vasıfları taşıyan imamları kendisi beğenmediği için veya temelsiz şüphelere takılarak cemaati terketmeye hakkı yoktur. Ancak namaza engel olacak derecede imam ve cemaatin noksanlıklarına şahid ve vakıf olan, bu noksanlıkları gidermeye de imkan bulamayan kimsenin, daha uygun imamlarla cemaat yapması lazımdır. Cami ve cemaatlerde görülen hataların düzeltilmesi de, cemaatin devam ve disiplinine önem vermekle mümkündür.

 

Camilerde lüzumsuz ve düzensiz hoparlör gürültüleri, cemaatin huzur ve ahengini kaçıran mekruh işlerdendir. Mikrofon açılacaksa, ancak büyük ve kalabalık camilerde, düşük ayarda açılmalıdır. Ezanlar da, mikrofonla olsa bile cami içinde değil, minare şerefesinden; hiç olmazsa minarenin bir bölümünden ve kıbleye karşı okunmalıdır.

 

Cemaatten sonra eli göğse koyup selamlaşma ve “tekabbelallah” diye dualaşmalar, cemaat dağılırken toplu musafahalar bid’at ve mekruhtur.

 

Camilerde namazlar sonunda, sağa sola tesbih fırlatmalar iyi olmuyor, huzur ve sükûneti bozuyor. Efdal olanı, tesbihatı parmak boğumlarıyla saymaktır. Bir de tesbih ve duaların cemaat halinde yapılması zorunlu değil, herkes kendiliğinden serbest de yapabilir.

 


(1) Reddü’l-Muhtar, 2/341

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir