Fenari ve Gözlerinin Feneri
“Molla Fenarî” namıyla meşhur Şemseddin Muhammed b. Hamza el-Fenarî (1350-1430/Bursa), birçok ilim dalında meşhur büyük bir alimdi. Yıldırım Bayezid ve Çelebi Mehmed zamanında müderrislik yapmış, pek çok bilgin talebe yetiştirmiştir. İkinci Murad zamanında Bursa Kadılığı yapmış ve Osmanlı Devleti’nin ilk şeyhulislâmı olmuştur. Bu görevi altı yıl kadar sürmüştür. Çeşitli konularda yüz kadar eser yazmış, bunlardan usul-i fıkha dair “Füsûlü’l-Bedayi” isimli iki ciltlik kıymetli eserini otuz yılda tamamlamıştır. Vefatında geride onbin cildi aşkın değerli kitap bırakmıştır.
Molla Fenarî’nin gözleri, ömrünün sonlarına doğru artık görmez olmuştu.
Anlatıldığına göre bu hadise şöyle olmuştur:
Fenarî Hazretleri, hadis olarak rivayet edilen “toprak, alimlerin etini yemez.” haberini duyduğunda tereddüt içinde kalır ve bu haberin doğruluğunu anlamak ister. Bunun için, otuz yıl önce vefat eden hocası Alâeddin Esved Hazretleri’nin (ö: 1397/İznik) mezarını açıp bakar ki, ceset hayattaki gibi taptaze duruyor.
İçine düşen şüpheden arınmış olarak oradan ayrılırken, gaibden şöyle garip bir ses duyar: “Gönlün kanaat etti mi, gözünün feri sönesice?!” O andan itibaren, Fenarî’nin gözünün feri sönmüştür!..
Bu hadiseden sonra Molla Fenarî, bir gece rüyasında Hz. Peygamber (A.S.)’ı görür. Rasul-i Ekrem ona: “Taha Suresi’ni tefsir et!” buyurur. Fenarî ise: “Ya Resulallah! Yüce huzurunda Kur’an’ı tefsire kudretim olmadığı gibi, gözlerim de görmüyor.” der. Rasul Aleyhisselâm, hırka-i şerifinden bir parça pamuk çıkarıp tükrüğüyle ıslatır ve onun gözleri üstüne koyuverir.
Fenarî uyandığında, artık gözleri açılmış ve yeniden görmeye başlamıştır.
Mecdî Mehmed Efendi, Hadâıku’ş-Şakâik; el-Leknevî, el-Fevaidü’l-Behiyye; Şemseddin Sami, Kamusu’l-A’lâm.