Kadınlarda Beyaz Akıntı Meselesi
Soru:
Fıkıh kitaplarımızda abdesti bozan şeyler sayılırken, en başta “önden ve arkadan çıkan her şey” denilir.
Abdesti bozan – ve gusül gerektirmeyen – bir akıntı da fıkıh dilinde “mezi” ve genelde “beyaz akıntı” denilen sıvıdır.
Ancak bazı kimseler:
a) Adı geçen “mezi”nin erkeklere mahsus olduğunu ve kadınları ilgilendiren bir husus olmadığını;
b) Peygamber Efendimizden bununla ilgili bir açıklama gelmediğini;
c) Kadınlardaki beyaz akıntının tıbben tükürük ve gözyaşı gibi temiz olduğunu;
d) Eski dönemde tıb bilgisi yetersizliğinden, alimlerimizin bugün bilinen gerçek durumdan haberdar olmadıklarını;
e) Bir hastalıktan dolayı olmadıkça bu akıntının abdesti bozmayacağını ve çamaşırı kirletmeyeceğini söylüyorlar… Bu garip iddianın doğruluk payı nedir?
Fıkıh Yönünden Beyaz Akıntı Meselesi
(Genişçe hazırladığımız bir araştırmanın kısaltılmış şeklidir.)
Soru:
Fıkıh kitaplarımızda abdesti bozan şeyler sayılırken, en başta “önden ve arkadan çıkan her şey” denilir. Abdesti bozan – ve gusül gerektirmeyen – bir akıntı da fıkıh dilinde “mezi” ve genelde “beyaz akıntı” denilen sıvıdır.
Ancak bazı kimseler:
a) Adı geçen “mezi”nin erkeklere mahsus olduğunu ve kadınları ilgilendiren bir husus olmadığını;
b) Peygamber Efendimizden bununla ilgili bir açıklama gelmediğini;
c) Kadınlardaki beyaz akıntının tıbben tükürük ve gözyaşı gibi temiz olduğunu;
d) Eski dönemde tıb bilgisi yetersizliğinden, alimlerimizin bugün bilinen gerçek durumdan haberdar olmadıklarını;
e) Bir hastalıktan dolayı olmadıkça bu akıntının abdesti bozmayacağını ve çamaşırı kirletmeyeceğini söylüyorlar…
Bu garip iddianın doğruluk payı nedir?
Cevap:
1- Mezi: Genelde cinsî duygulanma hâlinde, bazan da belli bir sebep yokken ön taraftan şehvet zevki olmadan sızan; renksiz ve beyazımsı, kaygan ve yapışkan, ince ve şeffaf -yumurta akı maddesi gibi- kokusuz bir sıvıdır. Kadınlarda daha beyaz ve biraz farklı şekilleri de olur, hem daha fazla olur. Kadın mezisine -zal harfiyle- “kazâ” da denir. (İbn Nüceym: el-Bahru’r-Râık, 1 / 115; İbn Abidîn: Reddü’l- Muhtâr, 1 / 304; İbn Manzur: Lisânü’l-Arab, 11 / 77-78; Hasan Saîd: el-Hâdî, 3 / 488, 4 / 175).
2- Şeklen ve hükmen erkek ve kadında müşterek olan mezinin / beyaz akıntının, abdesti bozduğu ve idrar gibi necis olduğu hususunda bütün İslâm âlimleri arasında icmâ ve ittifak vardır. (Nevevî: el-Mecmu’, 2 / 161; İbnü Abdilber: et-Temhîd, 2 / 256; Şevkânî: Neylü’l-Evtâr, 1 / 78; Mustafa Adevî: Ahkâmü’n-Nisâ, 1 / 71).
3- Mezinin hükmüyle ilgili hadîs-i şerîfler, birçok hadîs kaynağında mevcuttur. Örneklerde erkeklerin öne çıkması, kadınları bundan hariç tutmak anlamında değildir. Resûlullah Aleyhisselâm meziden dolayı abdesti emretmiş, fakat onunla ilgili tafsilât vermemiştir. Böylece ilgili hükmü genelleme yoluyla ifâde etmiştir. (İbn Hacer: Fethu’l-Bârî , 1 / 504-506; Aynî: Umdetü’l-Karî, 3 / 43-44).
4- Bazı maddelerin tıbben temiz sayılması, şer’an / dînen necis olma hükmünü ortadan kaldırmaz. Meselâ taze kan ve şarap da tıbben temizdir, fakat şer’an / dînen temiz değildir. Birkaç damla bulaşığı namaza engeldir. Erkek ve kadında müşterek görülen sâfi mezi de tıbben temizdir. Fakat dinde bunun pis olduğu ve abdesti bozduğunda bütün İslâm âlimleri arasında görüş birliği ( icmâ ve ittifak) vardır. Birçok fıkhî açıklamada tıb ilminden istifâde edilmekle beraber, aslında şer’î hükümler tıbbî ve mantıkî ölçülerle değil, Kitap ve Sünnet ölçülerine göre tesbit edilmiştir.
5- Geçmiş âlimlerimizin tıb bilgisindeki yetersizliğinden dolayı, kadınlardaki beyaz akıntı hakkında tutarlı bilgi sunamadıklarını söylemek ise büsbütün tutarsız ve yersizdir. Bu konuda bilgi için uzman doktor olmak da gerekmez. Uzman doktorun ahkâm-ı dîniyyeye tamâmen muhalif sunduğu bir görüşe de din nâmına itibâr edilmez.
6- Beyaz akıntının necis ve abdest bozucu olması için, ancak hastalık hâlinde olması gerektiği görüşünün, İslâm fıkhında hiçbir dayanağı ve doğruluk payı yoktur. Zaman zaman cinsî duyguyla birlikte salgılandığı bilinen o akıntının abdesti bozmayacağını söylemek, pek müthiş bir yanlış ve büsbütün bâtıl bir hükümdür! Böyle yanlış bir hüküm türetenler, bilerek veya bilmeyerek icmâ-ı ümmete muhalif bir görüşe saplanıyorlar. Halbuki sâbit olan icmaa aykırı hüküm vermek usûl-i fıkıhta câiz değildir, haram ve geçersizdir. (Gazâli: el-Mustasfâ, 1 / 366; Şevkânî: İrşâdü’l-Fuhûl, 2 / 300; Emîr Abdülazîz: Usûlü’l-Fıkhi’l-İslâmî, 1 / 322, 2/746; Vehbe Zuhaylî: Usûlü’l-Fıkhi’l-İslâmî, 1 / 497, 538, 2 / 1046.
7- Herhangi bir âlim veya araştırmacı, böyle bir konuda icmâan sâbit olan kesin hükmün dışında aykırı görüş beyan ederse, o kimsenin bu noktadaki görüşüne itibar edilmez. Çünkü bu durumda o kişi âlim de olsa, tutarsızlığından dolayı itibar görmediği konuda avâm derecesinde kabul edilir. (Şâtıbî: el-İ’tisam, s.535).
8- Yukarıdan beri açıkladığımız gerçekleri göz ardı ederek, “beyaz akıntı abdesti bozmaz” iddiasını kitlelere yayanlar, yüz binlerce müslüman hanımın abdestsiz namaz kılmasına sebep olur ve onların vebâline ortak olurlar. (Allah korusun!)
Bu meseledeki dehşet verici hatanın, böylece düzeltilmesi gerekmektedir.