Resmi Boşanmaların İslam’a Uygun Olanı

Boşanma

‘Allah’ın helal kıldıkları arasında en sevmediği şey boşanmadır’ (Hadis-i Şerif; Ebu Davud)

 

İslam hukukunda boşama yetkisi, genel prensip olarak kocaya aittir. Erkeğin eşini boşayabilmesi mahkeme kararına bağlı değildir. Erkek geçinemediği eşini bizzat boşayabileceği gibi, başkasını boşamaya vekil yaparak da boşayabilir. Kendi karısına da boşanma yetkisi vermişse kadın da kendisini boşayabilir. Erkeğin karısına boşanma yetkisi vermesine “tefviz” denir.

 

Ancak aşağıda belirtilen bazı boşanma sebepleri vardır ki, bu durumlarda kadının mahkemeye başvurup, boşanma kararı aldırma yetkisi vardır.

 

Kadının Boşanma Talebinde Geçerli Sebepler

Bazı hastalıklar: Erkeğin daimi iktidarsızlığından dolayı, eşinin boşanma davası açabileceği, dört fıkıhmezhebinin ittifakıyla sabittir. Ancak böyle bir kusuru, evlenen kadın bilgi ve rızasıyla kabullenmişse veya evlilikte zifaf gerçekleşmişse, artık mahkemeden boşanma isteğinde bulunamaz.

 

Ayrıca Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre cüzzam, frengi, akıl hastalığı gibi tehlikeli ve tiksindirici hastalıklardan dolayı da, daha önce bunlardan haberi ve rızası olmayan kadın boşanma talebinde bulunabilir.

 

Nafaka mahrumiyeti: Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre, eşinin geçim nafakasını sağlamaktan aciz olup, ailesini geçindiremeyen erkeğin karısı boşanma davası açabilir. Fakat Hanefilere göre, mahkemede böyle bir sebeple ayırma kararı verilmez.

 

Kayıplık hali: Meşru bir mazereti yokken evini terk edip kayıplara karışan ve bir daha geri dönmeyen hayattaki erkeğin eşi, Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre boşanma davası açabilir. Adamın yeri belliyse hakimin vereceği mühlet sonunda; yeri belli değilse kayıplıktan bir sene sonra boşanma kararı alınabilir.

 

Kötü muamele, zarar ve geçimsizlik: Hanefî, Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre, eşler arasında kötü muamele ve geçimsizlik sebebiyle mahkeme, erkeğin rızası olmadan boşanma kararı alamaz; ancak aralarını düzeltmek için gerekli tedbirleri uygular. Fakat Malikî mezhebine göre, şikayetçi kadının geçimsizlik ve cefakarlığını ispatlaması halinde, hakimin doğrudan boşama kararı alması mümkündür.

 

Kötülük ve geçimsizlik iddiası ispatlanamazsa dava hakim tarafından reddedilir. Ancak kadının ikinci müracaatında, hakimin tayin edeceği iki münasip hakem aracılığıyla karı-koca arası düzeltilmeye çalışılır. Bu mümkün olmayınca hakemlerce ayrılık kararı verilir. Hakim de bu kararı tasdik eder. (Abdülkerim Zeydan, el-Mufassal fi Ahkâmi’l-Merie, Beyrut, 1997, 8/408 vd. 9/22 vd;  Vehbe Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, Beyrut, 1997, 9/7042 vd.)

 

Açıklanan bu türden ayrılıklar, yeniden nikahlanma olmadıkça dönüşü olmayan kesin boşanma (bâin talak) hükmündedir.

 

Resmi Boşanmaların İslam’a Uygun Olanı

Türkiye’de boşanma sebepleri, Medeni Kanun’un ilgili maddelerinde kesin sınırlarla belirlenmiş ve boşama yetkisi evlilerden tamamen alınarak sadece mahkemeye bırakılmıştır. Böylece boşanma hakkı devletleştirilmiş bulunduğundan, hakim kararıyla olmayan hiçbir boşanma resmen boşanma sayılmamaktadır.

 

Bununla beraber bugünkü Medenî Kanuna göre de, yukarıda belirtilen maddelerden akıl hastalığı, kayıplık (terk) hali, fena muamele ve geçimsizlik maddeleri, İslam Hukuku’na benzer şekilde, boşanma sebeplerinden sayılmıştır. (MK, Mad. 130-134. H. Veldet Velidedeoğlu, Aile Hukuku, İst. 1965, s. 190 vd.; Kemaleddin Birsen, Medeni Hukuk   Dersleri, İst. 1963, s. 257-269 vd.)

 

Öyleyse mezhep farkına bakılmaksızın, yukarıda açıklanan maddelere uygun olarak yapılan resmi boşanmaların dinimizce de geçerli olduğu söylenebilir. Esasen boşanmaların çoğu geçimsizlik maddesine bağlıdır. Bu durumda, İslam’a aykırı olabilecek resmi boşanmaların da sayısı azalmaktadır.

 

Önemli Bir Hatırlatma

Yukarıdaki maddeler dışında kalan fakat İslam Hukuku’na göre geçerli olan her boşanma, Medeni Hukuka göre boşanma sayılmasa da, müslüman evliler için geçerlidir. O halde, İslam’ın kesin talak olarak kabul ettiği bir boşanma vakasından sonra, kanunen boşanma olmamıştır diye evliliği sürdürmek asla caiz olmaz, haram olur. Bu durumda ya ayrıca mahkemeyle de boşanmayı sağlamak veya nikahı meşru şartlar içinde yenilemek gerekir.

 

Yukarıda geçen maddeler dışında, nikahlı kocanın rızası olmadan mahkemece yapılan boşama İslam’a göre muteber olmayacağından, bu durumda müslüman erkeğin meşru çare olarak karısını bizzat kendisinin de boşaması lazımdır.

 

Şayet mahkemede yapılan boşama erkeğin rıza ve isteğiyle olmuşsa, hakim kocanın vekili durumunda olacağından, böyle bir boşanma İslam Hukuku’nda -bâin talak olarak- geçerlidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir