Cemaat Kaçıran Müezzin

Mesnevi’den Kıssalar

Cemaat Kaçıran Müezzin

Bir müezzin vardı, sesi pek çirkindi. Kâfir ülkesinde ezan okurdu. “Ezan okuma, savaş çıkar, düşmanlık uzar.” dedilerse de inat etti. Pervaszca o kâfir ülkesinde ezan okumaya devam etti. Halk kargaşa çıkmasından korkarken, bir de baktılar ki, elinde bir elbiseyle kâfirin biri çıkageldi. Eline mum ve helva almış, diğer elinde de güzel bir elbise, geliyordu.

“Söyleyin, o müezzin nerede? Onun salâsı ve ezanı bana rahatlık verdi.” demekteydi. “Yahu, nasıl olur? Hiç o kötü ses, insana rahatlık verir mi?“ dediler.

Kâfir dedi ki: “Benim bir kızım var, çoktandır müslüman olmak istiyordu. Ona  nice öğüt verdik. Fakat içindeki müslüman olma arzusuna karşı koyamadık. O adım adım İslâm’a yöneldikçe, ben dert, azab ve işkence içindeydim. Elimden de hiçbir şey gelmiyordu. Nihayet bu müezzin ezan okuyunca kızım, ‘Bu çirkin ses nedir? Bütün ömrümce bu derece çirkin bir ses duymadım.’ dedi. Kızkardeşi, ‘Bu ezandır, müslümanlar okur, müslümanları ibadete çağırır.’ dedi. İnanmadı, başkasına sordu, o da ‘evet’ deyince yüzü sapsarı kesildi, müslümanlık hevesi kalmadı. Ben de azaptan kurtuldum. Dün gece korkusuz, rahat bir uyku uyudum. Müezzinin sesi beni böyle rahatlattı. Bu nedenle ona hediye getirdim. Nerede o adam?”

Müezzini görünce, “Bu hediyeyi kabul et.” dedi. “Beni dertten kurtardın, elimi tuttun. Bana öyle bir ihsanda bulundun ki, senin azad kabul etmez bir kölen oldum. Zengin biri olsaydım, sana çokça altın verirdim.”

İşte bazılarının imanı da bunun gibi riya, geçici bir heves. O ezan gibi yol kesici.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir