Cuma Namazı ve Önemi

Cuma Namazı ve Önemi

Cuma, müminler için bayram günüdür. Bu günde cuma şartlarını taşıyan mükelleflere, cuma namazını kılmak farz-ı ayındır, herkese gereklidir. Cuma namazının farziyeti Kur’an, Sünnet ve icma ile sabittir ki, inkâr eden dinden çıkar.

 

Peygamber Efendimiz (A.S.) tarafından ilk cuma namazı, Hicret esnasında, Medine-i Münevvere yakınında, Rânuna Vadisi’ndeki bir meydanda kılınmıştır. Hicret’ten evvel de henüz farz olmadığı halde, Mus’ab İbn Umeyr (R.A) imamlığında Medine’de cuma namazları kılınmıştır.

 

Üzerine cuma namazı farz olanların, cuma ezanı okunduktan sonra, dünya işlerini bırakıp camiye gitmeleri vacib olur. Cuma ile yükümlü olan ve namaza gitmeye engel bir özrü bulunmayan kimselerin cumaya gitmeyerek, ezan okunup cuma namazı kılınıncaya kadar yaptıkları işler ve alış-verişler haram olur.

 

Cumaya gitmenin vacib oluşu, Hanefîlere göre birinci ezanla başlar. Diğer üç mezhebe göre ise, hatibin huzurunda okunan ikinci ezanla başlar. Cuma günü çalışmanın, belirtilen namaz vakti dışında hiç mahzuru yoktur.

 

Cuma namazı, dördü ilk sünnet ikisi farz ve dördü son sünnet olarak on rekattır. Sünnetler, öğlenin ilk sünneti gibidir. Cumayı kılanlar, aynı zamanda o günkü öğle namazını kılmış sayılır. Cuma namazı ise öğle namazından kuvvetli bir farzdır. Ancak herhangi bir sebeple cuma namazı kılanamazsa, o günün öğle namazı kılınır. Bir de beş vakit namazı cemaatle kılmak sünnet olduğu halde, cumanın farzını en az üç kişilik cemaatle kılmak, cuma namazının şartlarındandır. Cumanın farzından önce hutbe okumak da böyledir. (1)

 

Cuma Namazının Şartları

Cuma namazının farz olma şartları şunlardır:

1- Erkek olmak. Kadınlara cuma farz değildir.

2- Misafir olmayıp, o yerde ikamet  ediyor olmak. Cuma kılanan yere beş kilometreden uzak olmamak da buna dahildir.

3- Hasta olmayıp, sıhhatli olmak.

4- Hür ve serbest olmak. Esir ve mahpuslara cuma farz değildir. Cumaya gidebilecek işçi ve memurlara farzdır.

5- Âmâ, kötürüm veya ayaksız olmamak.

6- Cumaya gitmeye engel, mesela hastabakıcılık, ameliyat hali, yürümeye takati olmamak, düşman korkusu gibi bir özrü bulunmamak.

 

Kendilerine cuma farz olmayanlar da -meselâ kadınlar ve yolcular- cumayı kılarlarsa, öğle namazı yerine geçer.

 

Şunlar da cuma namazının sıhhat (geçerlilik) şartlarıdır:

1- Cumayı öğle vaktinde kılmak.

2- Farzından önce hutbe okumak.

3- Cemaatle kılmak. Hanefîlere göre misafir de olsa en az üç mükellef erkeğin bulunması; Şafiîlere göre ise cuma namazıyla mükellef en az kırk kişinin bulunması gerekir.

4- Cuma namazınını kıldıracak kimsenin ve kılınacak yerin, “ulû’l-emr” vasıflı devlet başkanlığı tarafından izinli olması. Bu izin, cuma imamlığı yüzünden ihtilaf ve çekişmenin olmaması içindir. İzinli olan, yerine başkasını geçirebilir. Cuma izni için imkan ve şartlar olmayınca, cemaatin rızasıyla içlerinden biri cumayı kıldırabilir.

5- Cuma kılınan yerin, şehir veya şehir hükmünde büyükçe bir yerleşim yeri olması. Dağlarda-kırlarda cuma kılınmaz. Şehrin mescid, namazgâh ve meydanlarında dahi cuma kılınabilir.

6- Cuma kılınan yerin herkese açık olması.

 

Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheblerine göre 4., 5. ve 6. maddeler cumanın sıhhat şartlarından sayılmaz. (2)

 

Zuhr-i Ahir Neden Kılınır?

Zuhr-i ahir -veya ahir zuhur- cumanın geçerliliğiyle ilgili (şahsın kendi halleri dışındaki) bir şüpheden dolayı, cumadan sonra “son öğle” yerine kılınan dört rekat namazdır. Öğlenin sünneti veya farzı gibi kılınabilir. Cumanın şartları noksansa o günkü öğle yerine; şartlar tamamsa geçmiş bir öğlenin kazası veya nafile namaz yerine geçer. Bu namaz İslâm dünyasında asırlardır kılınagelmiştir. Sebebi şudur:

 

Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre, Hanefîlerden de -tercih dışı kalmış- zayıf bir görüşe göre, bir şehirde tek bir yerde cuma kılınır, cemaatin çoğalmasıyla zaruret durumuna gelmedikçe birden fazla camide cuma kılınmaz. Eğer birçok camide cuma kılınıyorsa şüpheyi kaldırmak için ihtiyaten “son öğle” namazı kılmak, çoğunluk alimlerince en azından müstehab görülmüş ve isteğe bağlı bu uygulama devam etmiştir.(3) Bugün ise ortada başka hususlar da vardır:

 

a) Bugün birçok ülkede resmî cuma izinleri, cuma için aranan “ulû’l-emrin izni” yönüyle, mecazî ve sembolik olmaktan öteye geçmez. Buralarda izinden ziyade, cemaatin rıza ve muvafakatı muteberdir.

b) Bugün “cuma şehri” şartlarını taşımayan küçük köylerde de cuma kılınmaktadır.

c) Dışarıdan girmek için “herkese açık” olmayan bazı kapalı mekânlarda da cuma kılınıyor. (Kışla, fabrika, hastane gibi.)

 

Evet, bugün cuma için yeterince uygulanamayan “izin”, “şehir” ve “umuma açık olma” şartları, Hanefîler dışındaki üç mezhepte cumanın şartlarından sayılmaz. Hakkında ittifak olmayan bazı ictihadların noksanlığı da, icma ve ittifakla kesin sabit olan cumanın farziyetini müslümanlardan kaldırmaz. Bu durumda, diğer mezheblerin taklidi veya zaruret icabı telfikıyla da olsa, mümkün olan şartlarıyla cuma namazları kılınır. Ancak şüpheleri kaldırmak için, ihtiyaten zuhr-i ahirin kılınmasında fayda vardır.

 

Cuma Hutbesi

Cuma namazının ilk sünnetinden sonra cuma hutbesi okunur ki, cumanın farz olan şartlarındandır. Cuma kıldırmaya yetkili kişiler tarafından okunur. Ondan sonra da ancak cemaatle ve sesli kıraatle, cumanın iki rekat farzı kılınır.

 

Hutbenin şartları da şöyledir:

1- Cuma günü öğle vaktinde olması.

2- Farz namazından önce okunması.

3- Hutbe niyetiyle okunması.

4- Cemaat huzurunda okunması. Hutbe esnasında mükellef erkeklerden en az bir kişinin bulunması şarttır.

5- Hutbe ve namaz arası uzunca başka bir şeyle kesilmemelidir.

Şafiîlere göre bunlara ilaveten diğer şartlar da şunlardır:

a) Hutbenin bütün rükünlerinin Arapça olması.

b) Ayakta okunması.

c) Hutbe arası kısa oturma.

d) Abdestli ve avret yerleri örtülü halde okunması.

e) Cuma cemaatinden kırk kişinin bütün rükünleriyle hutbeyi işitmesi.

 

Hutbenin rüknü, yani farz olan temel unsuru, Hanefî mezhebine göre, en azından Allah’ı zikir ve hamdden ibarettir. Mesela hutbe kasdiyle elhamdülillah, sübhanallah gibi tesbihatın okunması yeterli sayılır. Fakat bu kadar kısaltmak mekruhtur, salâvatlarıyla ve diğerleriyle belli miktarda olmalıdır.

 

Şafiîlerde hutbenin rükünleri: Hamd, salât, vasiyyet, ayet ve dua olmak üzere beştir. İlk üçü her iki hutbede şarttır. Cuma kıldıran hatipler, bu hususlara dikkat etmelidir. (4)

 

Cuma hutbelerinin kısa tutulması (on dakika kadar) iyi olur. Hutbede İslâm adabıyla ilgisiz, lüzumsuz sözlerden sakınmalıdır. Duruma göre, hutbenin yalnız Arapça metniyle yetinme olabilir. Türkçe öğüt kısmı da, İslâmî esasları açıklayıcı üslupta olmalıdır. Hutbe sırasında cemaatin konuşması caiz değildir. 

 


(1) Kâsanî, Bedâiu’s-Sanaî, 2/179-186, 266; Fethu’l Kadîr, 2/48 vd.; el-Cezirî, Kitabü’l-Fıkh ale’l-Mezahib, 1/302-304; Tahir Olgun, Müsslümanlıkta İbadet Tarihi, s. 69-72.

(2) Bedâiu’s-Sanaî, 2/186-213; Reddü’l-Muhtar, 3/3-30; İbnu Kudâme, el-Muğnî, 2/171-176; Kitabü’l-Fıkh ale’l-Mezâhib, 1/305-310.

(3) Fethu’l-Kadîr, 2/51; Muğni’l-Muhtac, 1/422; el-Muğnî ve’ş-Şerhu’l-Kebir, 2/190-192; Fetava-i Hindiyye, 1/145; Reddü’l-Muhtar, 3/16-17; Kitâbü’l-Fıkh, 1/310-12.

(4) en-Nevevî, Kitabü’l-Mecmû’, 4/382-396; Muğni’l-Muhtac, 1/425-431; Mehmed Zihnî, Nimet-i İslâm-Kitabü’s-Salât, s. 537-39.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir